Turkey’s ‘social cohesion’ agenda: Understanding living together in contexts of displacement
The emergent concept of social cohesion in Turkey’s Syrian refugee context.
Whole-COMM, Ufuk 2020 araştırma ve yenilik programı kapsamında Avrupa Birliği tarafından finanse edilmektedir ve 8 AB ülkesindeki (Avusturya, Belçika, Almanya, İtalya Hollanda, Polonya, İspanya ve İsveç) ve 2 AB dışı ülkedeki (Türkiye ve Kanada) 40 yerel topluluktaki küçük ve orta ölçekli kasabalarda ve kırsal alanlarda yaşayan göçmenlerin entegrasyonuna odaklanmaktadır.
Whole-COMM, küçük ve orta ölçekli kasabalara ve kırsal alanlara odaklanarak, yalnızca büyük şehirlere odaklanan mevcut araştırma ve politika tartışmalarındaki ciddi bir boşluğun doldurulmasına katkıda bulunur.
Whole-COMM, yenilikçi ve etkili politikaların oluşturulmasına somut bir katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Bunu yapmak için, aşağıdaki iki ana yöntem aracılığıyla her düzeydeki paydaşları (Avrupalı, ulusal ve yerel) sürece dahil etmeyi amaçlamaktadır: Araştırmacılar ve kamusal karar vericiler arasında tartışma ve bağlantı anları olarak tasarlanan topluluk politikası laboratuvarları ve yerel ötesi bir çalışma grubu tarafından bir dizi eylemin ve politika yönergelerinin birlikte oluşturulması.
Türkiye’nin kuzey-batı kesiminde yer alan Doğu Marmara Bölgesi, 8 milyonun üzerinde bir nüfusa sahiptir ve bu, tüm ülke nüfusunun yaklaşık %10’una tekabül etmektedir. Bölgede bulunan 8 ilin yarısının nüfusu 900.000 ile 3 milyon arasında, diğer yarısının nüfusu ise 200.000 ile 400.000 arasında değişmektedir.
Bölge, Türkiye’nin en kalabalık iki ili olan İstanbul ve Ankara arasında yer almakta olup, nispeten canlı ekonomisi ile dinamik bir bölge olmuştur. Doğu Marmara bölgesi, Türkiye’nin en zengin bölgelerinden biri olmakla birlikte, bölgede var olan imalat sanayinden tarımsal üretime ve turizme kadar uzanan ekonomik faaliyetlerin çeşitliliği, bölge illeri arasında bir takım ekonomik eşitsizliklere neden olmaktadır. Bölge, 425.000 yabancıya ev sahipliği yapmaktadır. Yabancıların, bölgenin toplam nüfusu içindeki oranı %5’in üzerindedir ve bu oran %6’lık ülke ortalamasının biraz altındadır. 19. yüzyılın sonlarından itibaren bölge, Balkanlar ve Kafkasya’daki eski Osmanlı topraklarından gelen çok sayıda göçmen ve mülteciye ev sahipliği yaparken, 20. yüzyılın ortalarından itibaren ülkenin Kuzey ve Doğu bölgelerinden gelen iç göçmenleri de kendine çekmiştir.
Türkiye’nin kalbi sayılan İç Anadolu Bölgesi, 4 milyonu aşan nüfusuyla ülke nüfusunun %4,9’unu oluşturmaktadır. Bölge, Türkiye’nin 12 istatistiksel bölgesi arasında en az nüfusa sahip dördüncü bölgedir. Bölgeyi oluşturan 8 ilden sadece birinin nüfusu 1.5 milyona yakındır, geri kalan illerin nüfusları 200.000 ile 500.000 arasında değişmektedir. Kırdan kente iç göçün hızı görece yavaşlamış olsa da, bölgede hem kırdan kente hem de kentler arası ekonomik ve eğitim amaçlı göçler görülmeye devam etmektedir. Hizmet, inşaat ve tarım sektörleri bölgedeki önde gelen ekonomik faaliyetler arasında yer alırken, sanayi sektörü ağırlıklı olarak bölgedeki tek büyükşehir alanı olan Kayseri ilinde yoğunlaşmıştır. İç Anadolu bölgesi, bölge nüfusunun %4’ünü oluşturan yaklaşık 170.000 göçmen ve mülteciye ev sahipliği yapmaktadır ve bu oran ülke ortalamasının biraz altındadır. 2015’ten sonra Suriyeli mültecilerin bu bölgeye göçü, bölgede birçok ilde bir süredir gözlemlenmekte olan nüfus düşüşünü telafi etmiştir.
Türkiye’nin güney kıyı şeridinde yer alan Akdeniz Bölgesi, tüm ülke nüfusunun %11,7’sine tekabül eden 11 milyona yakın nüfusu ile geniş bir coğrafi alanı kapsamaktadır. Bölgede 8 il bulunmaktadır, bunların 5’i 1 ila 2,5 milyon nüfusa sahiptir. Bölgedeki iller, sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyleri bakımından çeşitlilik göstermektedir. Bölgenin ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri, ülkedeki 12 bölge içinde dördüncü en düşük seviyededir. Hizmet, tarım ve sanayi sırasıyla ana ekonomik sektörlerdir. Bölgeyi ihracat için dinamik bir merkez haline getiren üç serbest ticaret bölgesi bulunmaktadır. Bölge, tarım ve inşaat sektörlerinde çalışan çok sayıda mevsimlik iç ve dış göçmene ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca bölge, 1,26 milyon göçmen ve mülteciye ev sahipliği yapmaktadır ve bu sayı, bölge nüfusunun %12,9’una tekabül etmektedir. Söz konusu oran ülke ortalamasının iki katından biraz fazladır. Bölgesel düzeyde, Akdeniz bölgesi, Suriye sınırındaki Güneydoğu Anadolu bölgesinden sonra en fazla Suriyeliye ev sahipliği yapan ikinci bölgedir.
Son yıllarda Avrupa Birliği, planlanan akışların dışında gelen eşi görülmemiş sayıda göçmen ve sığınmacıyı kabul etmiştir. Bu, genellikle bu yeni duruma yeterince hazırlıklı olmayan küçük ve orta ölçekli şehirlerde ve kırsal alanlarda artan bir göçmen varlığına yol açmıştır. Bugün, entegrasyonun zorlukları daha da büyük görünmektedir: Bir yandan, Covid-19, göçmen işçi istihdamının yüksek olduğu kilit ekonomik sektörleri test ederken, diğer yandan, binlerce Ukraynalının AB üye ülkelerine gitmesinin ardından, küçük ve orta ölçekli şehirler ve kırsal alanlar bir kez daha mülteci kabulünün ön saflarında yer almaktadır.
Bu toplulukların bu zorluklara ve göçmenlerin kendi bölgelerine yerleştirilmesine nasıl yanıt verdiği, Avrupa’daki göçmen entegrasyonunun geleceği açısından kritik öneme sahiptir.
Proje, Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri tarafından desteklenen Bütün Toplum kavramını yansıtan yenilikçi Bütün-Topluluk araştırma yaklaşımını kullanmaktadır. Bu yöntem, göçmenler ve ev sahibi topluluklar arasındaki entegrasyonu, çok sayıda aktörün (siyasi temsilcilerden sivil topluma ve yerleşik yabancılara) etkileşimiyle belirlenen ve sonucu önceden belli olmayan bir topluluk oluşturma süreci olarak düşünmektedir. Esasen, bu topluluk oluşturma süreci daha uyumlu ve açık toplumlar, ama aynı zamanda daha kapalı ve parçalanmış topluluklar da yaratabilir.
Proje, entegrasyon politikaları ile yerel toplum uyumu arasındaki karmaşık ilişkiyi etkileyen mekanizmaları incelemek için, ülkeler (8 AB üyesi ülke ve 2 AB üyesi olmayan ülke) ve yerel bağlamlar (49 bölge) arasında karşılaştırmalı bir yaklaşım benimsemektedir. Araştırma, küçük şehirlerdeki mültecilere ve sığınmacılara yönelik kapsamlı bir tutum anketi ve yerel politikaların sosyal uyum ve göçmen entegrasyonu istikametleri üzerindeki etkisinin bir analizini içeren, hem nitel hem de nicel farklı yöntemler kullanılarak gerçekleştirilmektedir.
The emergent concept of social cohesion in Turkey’s Syrian refugee context.
Through the three local case studies examined in Turkey, this report aims to explore the factors (social/group, ideational/political, governance and spatial) that are more relevant in shaping attitudes, interactions between long-term residents and post-2014 migrants, and migrants’ experiences of inclusion/exclusion. It addresses three cases: Small-Town East Marmara, Small-Town Central Anatolia and Rural Areas Mediterranean. Based
This report looks at post-2014 migrants’ access to housing, employment, and other relevant resources in different small and medium-sized towns and rural areas in Turkey. Primarily based on interviews conducted in three selected municipalities, it provides an overview of:1) the concrete barriers that post-2014 migrants are facing in relation to housing and employment;2) the local
This report looks at multilevel governance dynamics and at the integration policies targeting post-2014 migrants developed by three small and medium-sized towns and rural areas in Turkey. Primarily based on interviews conducted in each of the selected municipalities, it provides an overview of 1) national, regional, and local integration policies targeting migrants in Turkey; 2)
Paradoxes of national versus local imaginaries and policies of integration.
Per leggere gli articoli per intero:
Webinar: “So many countries, so many developments”
May 18th, 2021
Whole-COMM, MATILDE and Welcoming Spaces, organized the webinar Paese che vai, sviluppo che trovi – in English So many Countries, so many developments. This event represented an opportunity to discuss among local and national stakeholders on the link between migration and development of non-urban areas in Italy. The event took place among Italian partners and was held in Italian language.
Whole-COMM has received funding from the European Union’s Horizon 2020 research and innovation programme under grant agreement No 101004714
The content reflects only the authors’ views, and the European Commission is not responsible for any use that may be made of the information it contains.
Fondazione Collegio Carlo Alberto – Piazza Arbarello 8, Torino, Italy -C.F.: 94049090015 – P.I.: 09186430014 | Privacy e Cookie Policy